Testosteron Nedir ?

Hekim onaylı bilgilendirme

Testosteron (& Testosteron Eksikliği / Hipogonadizm)

Testosteron; cinsel gelişim, kas–kemik sağlığı ve libido başta olmak üzere çok sayıda sistemi etkileyen temel androjendir. Bu sayfa, arama niyetine göre **belirti → ölçüm → referans → neden → tedavi riskleri** akışında hazırlanmıştır.

Op. Dr. Ömür Erdem Akkaya – Üroloji Uzmanı
Op. Dr. Ömür Erdem Akkaya Üroloji • Androloji
Son güncelleme: 2025-08-17

İçerik

Testosteron nedir?

Testosteron

Testosteron, insanlarda ve hayvanlarda erkeğin dişiye genetik kod aktarımını üzerine özelleşmiş yegâne erkek cinsiyet hormonudur. Vücudumuzda birçok androjenik hormon vardır; en önemlisi testosteron (T)’dur. Androjenik (Yunanca andro = erkek, generik = ürün) bir hormondur. Erkek tipi vücut gelişiminde, bedende vücut kıllanması, kas ve kemik olgunlaşması; erkek karakterini sağlayan erkek cinsiyet organlarının gelişimini ve üreme özelliğini verir. Yokluğunda bunların hiçbirinin olmadığı, testislerden sentezlenen bir hormondur.

(Video: https://www.youtube.com/embed/kk4g6ZMNaC0)

Testesteron Nedir?

Testosteron sadece üreme özelliğini kazandırmaz; aynı zamanda erkeğin rakipleriyle mücadeleye girecek savaşçı ruhsal ve fiziksel kabiliyeti kazandırır. Rakiplerini alt ederek dişiyi elde edebilmesi ve elinde tutması, yeri geldiğinde bunu hayatı pahasına koruması için kudret ve kabiliyet verir (dik kaya sırtlarında erkek dağ keçilerinin birbirlerine karşı verdiği mücadele). Erkek vücudunun daha çekici bir hâle gelmesini, vahşi doğada daha güçlü, atik ve zeki olmasını; doğaya kendi genlerinin var olduğu yeni nesiller vermesi için DNA aktarımı amaçlı dizayn edilmiş bir hormondur.

En önemli erkeklik hormonu olan testosteron (T) hemen hemen tüm organları ve vücut fonksiyonlarını etkiler. Testislerin biyolojik etkileri, aktif madde olarak T’nin tanımlanmasından binlerce yıl önce bilinmektedir. Bu bilginin pratik uygulamaları, itaatkâr hizmetçiler yetiştirmek, cezalandırmak, ergenlik öncesi soprano sesini korumak için erkeklerin hadım edilmesi olarak ceza amaçlı ya da tedavi olarak uygulanmıştır.

Testosteronun biyolojik rolü (tam metin)

Ergenlikte, Hipotalamus–hipofiz–testis (hipotalamus ve hipofiz beyinde yer alan ve hormon üreten bezlerdir) ekseni, T seviyelerinin ve testis fonksiyonunun düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Hipotalamus, hipofize luteinize edici hormon (LH) ve folikül uyarıcı hormon (FSH) salgılatan GnRH’yi (gonadotropin releasing hormon) salgılar. LH ve FSH, kanda dolaşan ve testislerdeki hücreleri uyararak hareket eden iki hormondur. Özellikle LH, testosteron üretimini artırmak için testislerdeki Leydig hücrelerine etki eder. Testosteron seviyesi kanda yükseldikçe olumsuz geri bildirim yoluyla kendi salgısını sınırlar. Kandaki yüksek testosteron seviyeleri, GnRH salgılanmasını baskılamak için hipotalamusa geri bildirimde bulunur ve ayrıca hipofize geri bildirimde bulunur; bu da FSH ve LH’nin kan seviyelerinde düşme ile sonuçlanır.

(Görsel: insan-vucudunda-testosteronun-uretimi-kontrolu.jpg)

Yetişkin bir erkekte kan dolaşımındaki testosteronun %95 kaynağı testis kaynaklıdır. T testislerdeki Leyding hücrelerinde üretilir. Leyding hücreleri luteinize edici hormon (LH) adı verilen hormonun etkisi ile kolesterolden testosteron üretimi yapmak üzere özelleşmiş hücrelerdir. Testislerde T seviyesi kandan 75 kat daha yüksektir ve T dışında diğer androjenik hormonların üretimine de katkıda bulunur. Kan dolaşımına verilen T miktarı günlük 6–7 mg’dır. Böbreküstü bezleri (adrenal bezler) tarafından üretilen androjenik hormonlar kan dolaşımı ya da diğer organlarda T’ye dönüşebilir ama bu oran %5 gibi sınırlı bir orandır. Erişkin bir erkeğin ortalama kan T seviyesi yaklaşık 611 ng/dL’dir; referans aralığı olarak genellikle 300–1000 ng/dL seviyeleri kabul edilir.

(Görsel: testosteron-uretiminin-kanda-izledigi-yol.jpg)

Testosteron kanda iki formda bulunur: Serbest gezen ve bağlı olan. Serbest T aktif olan, fonksiyon gören, hücrelere bağlanarak görev yapandır. Bağlı olan T inaktiftir ve herhangi bir fonksiyonu yoktur. Serbest T kanda 10–20 dk içinde yıkılır; bu nedenle T’nin bağlı olması yıkılmasını engeller ve kanda depolanmasını sağlar. Çünkü testislerde diğer hormon salgılayan bezlerde olduğu gibi bir depolama özelliği gelişmemiştir; ürettikleri bütün T’yi genel dolaşıma verirler. Bağlı T ve serbest T’nin toplamı bize total T’yi gösterir. Bağlı T kanda seks hormon bağlayan globulin (SHBG) ve albümin proteinine bağlı olarak bulunur ve gerektiğinde serbest hâle geçebilir. T üretimi kanda sürekli bir kontrol mekanizması altındadır. Beyinde bulunan hipofiz ve hipotalamus bezleri T’nin kontrol mekanizmasını sağlar; eğer kanda T seviyesi azalırsa bu bezlerden üretilen hormonlarla T üretimi aktive edilir.

(Görsel: kandaki-testosteron.jpg)

Serbest T’nin bir kısmı hem dokularda hem de kanda çeşitli enzimlerin etkisi ile yapısı değişerek farklı hormonlara dönüşerek bedende farklı fonksiyonlar gösterir; bunların en başında östrojen ve dihidrotestosteron (DHT) gelmektedir. DHT 5-alfa redüktaz enziminin etkisi ile testosterondan meydana gelir. T’den 5 kat daha potent olan DHT’nin asıl fonksiyonu cinsel organlar üzerinedir. Özellikle prostat, penis ve skrotumun gelişiminde; erkek tipi saç dökülmesinde etkili androjenlerdendir. Diğer organlar üzerinde güçlü etkisi mevcuttur ama hücreler arasında hızlı bir şekilde metabolize olması nedeniyle cinsel organlar dışında etkisi sınırlıdır.

Östrojen majör kadın cinsel hormonudur; aromataz enzimi ile T’den meydana gelir. Erkeklerdeki östrojen kaynağı testosterondan gelen östrojendir.

Testosteron Görevleri

Testosteronun vücuttaki ilk görevi anne karnında bebeğin cinsel organlarının düzgün bir şekilde dişiden erkeğe farklılaşmasını sağlamaktır.

Vücudun organları tam anlamıyla geliştikten sonra erkeklerde puberte dediğimiz ergenlik çağı başlar. Ergenlik 11–12 yaşlarında başlar, 18–20 yaşlarında son bulur. Bu dönemde ikincil cinsiyet özellikleri ortaya çıkar. Birey ergenliğe ulaştığında testosteronun diğer organları etkilemesiyle sesin kalınlaşması, penis ve testislerin büyümesi, vücut kıllarının çıkması gibi erkeksi özelliklere sahip olmaya başlar. Bu zaman diliminde testosteronun vücutta faaliyet göstermesi ergenlikte büyüme sıçramalarını (testosteron erken dönemde epifizyal plakada doku büyümesini ve daha sonra ergenlikte plakanın kapanmasını artırır) ve iskelet kası büyümesini içeren anabolik etkilere neden olur. Testosteron protein sentezini uyarır. Testosteron ayrıca eritropoezi (kan hücresi üretimini) uyarır; bu da erkeklerde kadınlara göre daha yüksek kan yoğunluğu ile sonuçlanır.

• Enerji seviyesini düzenler.
• Kas yoğunluğunu düzenler.
• Sesin kalınlaşmasını sağlar.
• Kasların güçlenmesini ve büyümesini sağlar.
• Vücudun kıllanmasını sağlar.
• Kemik yoğunluğunu düzenler.
• Cinsel arzuyu düzenler.
• Erkekliğin karakteristik özelliklerini düzenler.
• Yağ yakımında ve kas dokusunun onarılmasında görev alır.
• Ruhsal ve bilişsel fonksiyonlarda rol alır.

Eksiklik nedenleri (primer/sekonder) – uzun anlatım

Testosteron Eksikliği

Peki testosteron eksikliğinde ne gibi şikâyetler ortaya çıkabilir? Eksikliğin derinliğine ve gelişme hızına göre kişinin şikâyetleri değişecektir. Eğer T’deki düşme yavaş bir şekilde olursa kişi bu değişime adapte olabilir.

Testosteron eksikliği belirtileri arasında:
• Cinsel gelişimde gecikme veya yetersizlik,
• Cinsel istekte azalma (libido kaybı),
• Sertleşme kaybı,
• Kendini kötü hissetme,
• Depresif düşünceler,
• Konsantrasyon ve hafıza zayıflığı,
• Vücut kompozisyonunda değişme (yağ oranında artış, kas oranında azalma),
• Uyku bozukluğu ve uyuklamada artış,
• Vücut kıllanmasında azalma, uzama süresinde artış,
• Çocuk sahibi olamama,
• Sperm yokluğu veya düşüklüğü,
• Karın içi yağlanma artışı,
• İnsülin direncinde artış,
• Kemik erimesi,
• Fiziksel veya çalışma performansında azalma,
• Motivasyonda, kendine güvende azalma,
• Ateş basması ve terleme,
• Kalp damar hastalıklarının gelişme riskinde artış,
• Bütün nedenlere bağlı ölüm oranlarında artış.

(Görsel: testosteron-eksikligi.jpg)

Testosteron Eksikliğim Var mı?

Testosteron eksikliğinin özellikleri zaman zaman çok belirgin olabildiği gibi hastanın şikâyetleri değerlendirilerek de tespit edilebilir. Doktorun ilk adımları hastanın hayat hikâyesini dinlemek ve fizik muayeneyi içerir. Erkeklerde T eksikliğinin en önemli göstergelerinden birisi cinsel isteksizlik ve sertleşme bozukluğudur; bu şikâyet ile gelen bir kişide yukarıda bahsettiğimiz şikâyetler de varsa ayrıntılı kan testleri ile detaylandırma yapılır. T seviyesi sabah saat 8–10 arasında alınan açlık kan testi ile bakılır. Total testosteron seviyesi 300 ng/dL altında ise hipogonadizm (testosteron yetersizliği) açısından hasta değerlendirilir. Bu hastalarda yapılan diğer testler; serbest T, albümin, SHBG, DHT, FSH, LH, östrojen, prolaktin… Bu testlerle kişinin seks hormonları profili değerlendirme ve takip altına alınır. T eksikliğinin testislerden mi yoksa testise etki eden diğer hormon üreten bezlerden mi kaynaklandığı değerlendirilir. Ergenlik sonrası dönemde her yaşta T eksikliği görülebilir. Kişinin yaşı, diğer hastalıkları, kullandığı ilaçlar, yaşam tarzı, diyeti gibi birçok faktör T seviyesine etki edecektir. Ancak şikâyetlerin varlığı tanı için olmazsa olmaz bir durumdur ve serum testosteron ölçümü ile birleştirilmelidir. Testosteron eksikliğinde net olarak bilinmesi gereken konu ve tutarsızlık; testosteron seviyesinin 350 ng/dL altında olan her hastada bu şikâyetlerin meydana gelmemesidir.

Tablo – Belirti kategorileri (metinden aynen):
Cinsel belirtiler / Fiziksel belirtiler / Psikolojik belirtiler

  • Daha özel

    • Azalmış libido

    • Erektil disfonksiyon

    • Azalmış spontan/sabah ereksiyonları

    • Azalmış şiddetli aktivite

    • Yürüme zorluğu > 1 km

    • Düşük ruh hâli/ruh hâli sapması

    • Motivasyonun azalması

    • Tükenmişlik

  • Daha az spesifik

    • Cinsel ilişki sıklığının azalması

    • Mastürbasyon sıklığının azalması

    • Gecikmiş boşalma

    • Ateş basması

    • Azaltılmış enerji

    • Azalmış fiziksel güç/fonksiyon/aktivite

    • Konsantrasyon veya anımsama zorlukları

    • Uyku bozuklukları

Testosteron eksikliğinin en sık görülen nedenlerinden birisi yaşlanmadır. İlerleyen yaşla erkeklerin %7–30’unu etkileyen T eksikliği bildirilmiştir. Bu durum, yaşam kalitesinde önemli ölçüde bozulmaya neden olabilir ve çoklu organ sistemlerinin işlevini olumsuz etkileyebilir. 30’lu yaşlardan sonra T kan seviyeleri her yıl yavaş yavaş azalır (Şekil x); bu duruma geç başlayan hipogonadizm denilir.

(Görsel: yasa-gore-testosteron-seviyesi.jpg)

  1. yüzyılda sağlık hizmetlerinin ana vurgusu yaşlıların yaşam kalitesini iyileştirmektir. Yaşlı erkeklerde azalan testosteron düzeylerini tedavi etmek için testosteron kullanımı nispeten yeni bir kavramdır. Son yirmi yılda T yerine koyma tedavisi üzerine yapılan çalışmalarla önemli miktarda yol kat edilmiştir.

Tarihçe ve popüler kültür (isteğe bağlı uzun kısım)

Testislerin antik çağlardan beri görevi ve önemi biliniyordu ama bunu nasıl yaptığını ortaya çıkarmak için 20. yüzyıla kadar beklemek gerekti. Bu konuda yapılan ilk bilimsel çalışmalar, kısırlaştırılmış horozlara yapılan kendi cinsinden alınan testislerin nakil edilmesiyle hadım edilmiş horozda meydana gelen değişikliklerin belirlenmesi ile tespit edilmiştir. Bu deneyin olumlu sonuçlanması birçok yanlış uygulamaya da neden oldu. Birçok insana başka insanların testisleri ya da maymun testisi nakli yapıldı. İnsanların gençlik çeşmesi arayışı son yüzyılda meyvesini verdi. Sır, yani Testosteron (testo- testis, stero- ster, keton- on) molekülü idi. 20. yüzyılın ilk yarısında bilim ve genç ilaç endüstrisi erkeklik hormonu arayışını sonuçlandırmayı başardı. 1935 yılında 3 bilim insanı, Ernst Laqueur (Hollanda) tarafından (100 kg boğa testisinden kullanılarak) izolasyon yapıldı; Adolf Butenandt (Almanya) ve Leopold Ruzicka (İsviçre) tarafından testosteron üretimi başarıldı. Bu araştırmacılar İkinci Dünya Savaşı ve Nazi Almanyası nedeniyle Nobel ödüllerini geç de olsa aldılar.

Bu dönem sadece testosteron keşfi ile sonuçlanmadı; östrojen, progesteron ve birçok seks hormonu keşfi, üretimi ve devam eden yıllarda binlerce androjenik molekülün sentezi yapıldı. Seks hormonlarının ortak özelliği kolesterolden sentezlenmesi, yapısının 4 karbon halkasından meydana gelmesiydi.

(Video: https://www.youtube.com/embed/WryIfbTPqcQ)

İlk olarak üretilen testosteron ilaçlarının ağızdan alınması ve bunların daha kana geçmeden sindirim sisteminde parçalanması nedeniyle ideal T ilaçları için araştırmalar devam etti; kasa enjekte edilen formları geliştirildi. İlerleyen zamanda ilaç firmaları binlerce yeni androjenin patentini aldı ama 1952 yılında geliştirilen testosteron enantet ester formu dünyada yaklaşık 70 yıldır kullanılmaktadır.

Testosteron eksikliği belirtileri (özet)

  • Libido azalması, sabah/spontan ereksiyonlarda azalma, erektil disfonksiyon
  • Yorgunluk, motivasyon/ruh hali sorunları; bilişsel yakınmalar
  • Kas kütlesinde azalma, yağ kitlesinde artış; kemik yoğunluğunda düşüş
  • Vücut kıllanmasında azalma, uyku sorunları
  • Erkek kısırlığı (infertilite): sperm parametrelerinde etkilenme

Testosteron nasıl ölçülür?

  • Zamanlama: sabah 08:00–10:00; mümkünse açlıkta, şüphede tekrar ölçüm.
  • Parametreler: total T, SHBG, albümin → serbest T hesaplama; gerektiğinde DHT/LH/FSH/Prolaktin/Östradiol.
  • Yorum: semptom + düşük değer kombinasyonu hipogonadizm lehine; tek başına sayısal eşik yeterli değildir.
Kandaki testosteron: total, serbest ve bağlanmış fraksiyon diyagramı

Referans aralıkları ve yorum

Laboratuvar aralıkları değişebilmekle birlikte pek çok kılavuzda total T < 300 ng/dL + semptom kombinasyonu hipogonadizm lehine değerlendirilir. SHBG’nin yüksek/düşük olduğu durumlarda serbest T daha anlamlı olabilir.

Yaşa göre testosteron seviyesi grafiği

Tedavi ve riskler (TRT)

  • Uygunluk: bireysel değerlendirme; kontrendikasyonlarda (aktif PCa şüphesi, kontrolsüz polisitemi vb.) verilmez.
  • Takip: hemogram, PSA, semptom skoru, kardiyometabolik profil.
  • Yan etkiler: eritrositoz, akne/sebum artışı, saç dökülmesi yatkınlığı, jinekomasti (aromataz artışı), sıvı retansiyonu.

Reçete kararı hekim muayenesi ve laboratuvar bulgularının birlikte değerlendirilmesiyle verilir; garanti beyanı yapılmaz.

Görsel anlatımlar

Hipotalamus–hipofiz–testis ekseni ve testosteron üretiminin kontrolü
Kanda testosteronun bağlanma ve taşınma yolları
20. yüzyılda testosteron ve hormon keşifleri kronolojisi
Testosteron eksikliği belirtileri özet görseli

Derinlemesine: Uzun Anlatımlar

Testosteron – kapsamlı biyoloji ve tarihçe (tam metin)

Testosteron, erkek tipi vücut gelişimi... (SİZİN UZUN METNİNİZ BURAYA OLDUĞU GİBİ)

İnsan vücudunda üretim ve kontrol (tam metin)

Ergenlikte Hipotalamus–hipofiz–testis ekseni... (TAM METNİNİZ)

Dağılım: total/serbest T, SHBG, DHT ve östrojen (tam metin)

Testosteron kanda iki formda bulunur... (TAM METNİNİZ)

Görevler, eksiklik belirtileri ve ölçüm (tam metin)

Testosteronun vücuttaki ilk görevi... (TAM METNİNİZ)

TRT: yarar, sınırlılık ve riskler (tam metin)

Testosteron

Testosteron, insanlarda ve hayvanlarda erkeğin dişiye genetik kod aktarımını üzerine özelleşmiş yegâne erkek cinsiyet hormonudur. Vücudumuzda birçok androjenik hormon vardır; en önemlisi testosteron (T)’dur. Androjenik (Yunanca andro = erkek, generik = ürün) bir hormondur. Erkek tipi vücut gelişiminde, bedende vücut kıllanması, kas ve kemik olgunlaşması; erkek karakterini sağlayan erkek cinsiyet organlarının gelişimini ve üreme özelliğini verir. Yokluğunda bunların hiçbirinin olmadığı, testislerden sentezlenen bir hormondur.

(Video: https://www.youtube.com/embed/kk4g6ZMNaC0)

Testesteron Nedir?

Testosteron sadece üreme özelliğini kazandırmaz; aynı zamanda erkeğin rakipleriyle mücadeleye girecek savaşçı ruhsal ve fiziksel kabiliyeti kazandırır. Rakiplerini alt ederek dişiyi elde edebilmesi ve elinde tutması, yeri geldiğinde bunu hayatı pahasına koruması için kudret ve kabiliyet verir (dik kaya sırtlarında erkek dağ keçilerinin birbirlerine karşı verdiği mücadele). Erkek vücudunun daha çekici bir hâle gelmesini, vahşi doğada daha güçlü, atik ve zeki olmasını; doğaya kendi genlerinin var olduğu yeni nesiller vermesi için DNA aktarımı amaçlı dizayn edilmiş bir hormondur.

En önemli erkeklik hormonu olan testosteron (T) hemen hemen tüm organları ve vücut fonksiyonlarını etkiler. Testislerin biyolojik etkileri, aktif madde olarak T’nin tanımlanmasından binlerce yıl önce bilinmektedir. Bu bilginin pratik uygulamaları, itaatkâr hizmetçiler yetiştirmek, cezalandırmak, ergenlik öncesi soprano sesini korumak için erkeklerin hadım edilmesi olarak ceza amaçlı ya da tedavi olarak uygulanmıştır.

Testislerin antik çağlardan beri görevi ve önemi biliniyordu ama bunu nasıl yaptığını ortaya çıkarmak için 20. yüzyıla kadar beklemek gerekti. Bu konuda yapılan ilk bilimsel çalışmalar, kısırlaştırılmış horozlara yapılan kendi cinsinden alınan testislerin nakil edilmesiyle hadım edilmiş horozda meydana gelen değişikliklerin belirlenmesi ile tespit edilmiştir. Bu deneyin olumlu sonuçlanması birçok yanlış uygulamaya da neden oldu. Birçok insana başka insanların testisleri ya da maymun testisi nakli yapıldı. İnsanların gençlik çeşmesi arayışı son yüzyılda meyvesini verdi. Sır, yani Testosteron (testo- testis, stero- ster, keton- on) molekülü idi. 20. yüzyılın ilk yarısında bilim ve genç ilaç endüstrisi erkeklik hormonu arayışını sonuçlandırmayı başardı. 1935 yılında 3 bilim insanı, Ernst Laqueur (Hollanda) tarafından (100 kg boğa testisinden kullanılarak) izolasyon yapıldı; Adolf Butenandt (Almanya) ve Leopold Ruzicka (İsviçre) tarafından testosteron üretimi başarıldı. Bu araştırmacılar İkinci Dünya Savaşı ve Nazi Almanyası nedeniyle Nobel ödüllerini geç de olsa aldılar.

Bu dönem sadece testosteron keşfi ile sonuçlanmadı; östrojen, progesteron ve birçok seks hormonu keşfi, üretimi ve devam eden yıllarda binlerce androjenik molekülün sentezi yapıldı. Seks hormonlarının ortak özelliği kolesterolden sentezlenmesi, yapısının 4 karbon halkasından meydana gelmesiydi.

(Video: https://www.youtube.com/embed/WryIfbTPqcQ)

İlk olarak üretilen testosteron ilaçlarının ağızdan alınması ve bunların daha kana geçmeden sindirim sisteminde parçalanması nedeniyle ideal T ilaçları için araştırmalar devam etti; kasa enjekte edilen formları geliştirildi. İlerleyen zamanda ilaç firmaları binlerce yeni androjenin patentini aldı ama 1952 yılında geliştirilen testosteron enantet ester formu dünyada yaklaşık 70 yıldır kullanılmaktadır.

İnsan Vücudunda Testosteronun Üretimi Kontrolü

Ergenlikte, Hipotalamus–hipofiz–testis (hipotalamus ve hipofiz beyinde yer alan ve hormon üreten bezlerdir) ekseni, T seviyelerinin ve testis fonksiyonunun düzenlenmesinde önemli bir rol oynar. Hipotalamus, hipofize luteinize edici hormon (LH) ve folikül uyarıcı hormon (FSH) salgılatan GnRH’yi (gonadotropin releasing hormon) salgılar. LH ve FSH, kanda dolaşan ve testislerdeki hücreleri uyararak hareket eden iki hormondur. Özellikle LH, testosteron üretimini artırmak için testislerdeki Leydig hücrelerine etki eder. Testosteron seviyesi kanda yükseldikçe olumsuz geri bildirim yoluyla kendi salgısını sınırlar. Kandaki yüksek testosteron seviyeleri, GnRH salgılanmasını baskılamak için hipotalamusa geri bildirimde bulunur ve ayrıca hipofize geri bildirimde bulunur; bu da FSH ve LH’nin kan seviyelerinde düşme ile sonuçlanır.

(Görsel: insan-vucudunda-testosteronun-uretimi-kontrolu.jpg)

Yetişkin bir erkekte kan dolaşımındaki testosteronun %95 kaynağı testis kaynaklıdır. T testislerdeki Leyding hücrelerinde üretilir. Leyding hücreleri luteinize edici hormon (LH) adı verilen hormonun etkisi ile kolesterolden testosteron üretimi yapmak üzere özelleşmiş hücrelerdir. Testislerde T seviyesi kandan 75 kat daha yüksektir ve T dışında diğer androjenik hormonların üretimine de katkıda bulunur. Kan dolaşımına verilen T miktarı günlük 6–7 mg’dır. Böbreküstü bezleri (adrenal bezler) tarafından üretilen androjenik hormonlar kan dolaşımı ya da diğer organlarda T’ye dönüşebilir ama bu oran %5 gibi sınırlı bir orandır. Erişkin bir erkeğin ortalama kan T seviyesi yaklaşık 611 ng/dL’dir; referans aralığı olarak genellikle 300–1000 ng/dL seviyeleri kabul edilir.

(Görsel: testosteron-uretiminin-kanda-izledigi-yol.jpg)

Testosteron kanda iki formda bulunur: Serbest gezen ve bağlı olan. Serbest T aktif olan, fonksiyon gören, hücrelere bağlanarak görev yapandır. Bağlı olan T inaktiftir ve herhangi bir fonksiyonu yoktur. Serbest T kanda 10–20 dk içinde yıkılır; bu nedenle T’nin bağlı olması yıkılmasını engeller ve kanda depolanmasını sağlar. Çünkü testislerde diğer hormon salgılayan bezlerde olduğu gibi bir depolama özelliği gelişmemiştir; ürettikleri bütün T’yi genel dolaşıma verirler. Bağlı T ve serbest T’nin toplamı bize total T’yi gösterir. Bağlı T kanda seks hormon bağlayan globulin (SHBG) ve albümin proteinine bağlı olarak bulunur ve gerektiğinde serbest hâle geçebilir. T üretimi kanda sürekli bir kontrol mekanizması altındadır. Beyinde bulunan hipofiz ve hipotalamus bezleri T’nin kontrol mekanizmasını sağlar; eğer kanda T seviyesi azalırsa bu bezlerden üretilen hormonlarla T üretimi aktive edilir.

(Görsel: kandaki-testosteron.jpg)

Serbest T’nin bir kısmı hem dokularda hem de kanda çeşitli enzimlerin etkisi ile yapısı değişerek farklı hormonlara dönüşerek bedende farklı fonksiyonlar gösterir; bunların en başında östrojen ve dihidrotestosteron (DHT) gelmektedir. DHT 5-alfa redüktaz enziminin etkisi ile testosterondan meydana gelir. T’den 5 kat daha potent olan DHT’nin asıl fonksiyonu cinsel organlar üzerinedir. Özellikle prostat, penis ve skrotumun gelişiminde; erkek tipi saç dökülmesinde etkili androjenlerdendir. Diğer organlar üzerinde güçlü etkisi mevcuttur ama hücreler arasında hızlı bir şekilde metabolize olması nedeniyle cinsel organlar dışında etkisi sınırlıdır.

Östrojen majör kadın cinsel hormonudur; aromataz enzimi ile T’den meydana gelir. Erkeklerdeki östrojen kaynağı testosterondan gelen östrojendir.

Testosteron Görevleri

Testosteronun vücuttaki ilk görevi anne karnında bebeğin cinsel organlarının düzgün bir şekilde dişiden erkeğe farklılaşmasını sağlamaktır.

Vücudun organları tam anlamıyla geliştikten sonra erkeklerde puberte dediğimiz ergenlik çağı başlar. Ergenlik 11–12 yaşlarında başlar, 18–20 yaşlarında son bulur. Bu dönemde ikincil cinsiyet özellikleri ortaya çıkar. Birey ergenliğe ulaştığında testosteronun diğer organları etkilemesiyle sesin kalınlaşması, penis ve testislerin büyümesi, vücut kıllarının çıkması gibi erkeksi özelliklere sahip olmaya başlar. Bu zaman diliminde testosteronun vücutta faaliyet göstermesi ergenlikte büyüme sıçramalarını (testosteron erken dönemde epifizyal plakada doku büyümesini ve daha sonra ergenlikte plakanın kapanmasını artırır) ve iskelet kası büyümesini içeren anabolik etkilere neden olur. Testosteron protein sentezini uyarır. Testosteron ayrıca eritropoezi (kan hücresi üretimini) uyarır; bu da erkeklerde kadınlara göre daha yüksek kan yoğunluğu ile sonuçlanır.

• Enerji seviyesini düzenler.
• Kas yoğunluğunu düzenler.
• Sesin kalınlaşmasını sağlar.
• Kasların güçlenmesini ve büyümesini sağlar.
• Vücudun kıllanmasını sağlar.
• Kemik yoğunluğunu düzenler.
• Cinsel arzuyu düzenler.
• Erkekliğin karakteristik özelliklerini düzenler.
• Yağ yakımında ve kas dokusunun onarılmasında görev alır.
• Ruhsal ve bilişsel fonksiyonlarda rol alır.

20. yüzyılda Testosteron

Testosteron eksikliği doğuştan ya da sonradan gelişebilir. Fonksiyonel, organik ya da yaşa bağlı durumlar nedeniyle T azalabilir. Son 20 sene içinde testosteron reçetelendirilmesinde tüm dünyada 7–8 kat artış olmuştur. Doğuştan gelen nedenler nadiren görülür; en sık genetik hastalıklardır. Sonradan meydana gelen nedenler fonksiyonel olduğu gibi yaşa bağlı da olabilir.

Ne yazık ki teknolojinin ve kimya sektörünün gelişmesi; her alanda makinelerin ve bilgisayarların kullanılması ile beraber modern hayat insan biyokimyasında bazı değişiklikler yapmaya başlamıştır. İnsanoğlu daha çok yiyecek tüketip daha az hareket eder oldu. Tükettiğimiz gıdalarda hem üretmek hem de korumak için kullanılan zirai maddeler; kullandığımız eşyalardaki plastik ve türevleri; temizlik için kullandığımız sıvı sabunlar, şampuanlar, güneş kremleri, deterjanlar vs.; her gün çevremizde gezen elektromanyetik dalgalar hem testosteron hormonumuzu hem de üretkenliğimizi etkileyecek birçok unsur barındırıyor. Doğadan uzaklaştıkça, hareketsizleştikçe vücudumuz buna bir cevap veriyor. Yapılan çalışmalarla erkeklerde son yüzyılda testosteron seviyelerinin azaldığı bilimsel çalışmalarda gösterilmiştir.

(Görsel: 20-yuzyilda-testosteron.jpg)

Testosteron Eksikliği

Peki testosteron eksikliğinde ne gibi şikâyetler ortaya çıkabilir? Eksikliğin derinliğine ve gelişme hızına göre kişinin şikâyetleri değişecektir. Eğer T’deki düşme yavaş bir şekilde olursa kişi bu değişime adapte olabilir.

Testosteron eksikliği belirtileri arasında:
• Cinsel gelişimde gecikme veya yetersizlik,
• Cinsel istekte azalma (libido kaybı),
• Sertleşme kaybı,
• Kendini kötü hissetme,
• Depresif düşünceler,
• Konsantrasyon ve hafıza zayıflığı,
• Vücut kompozisyonunda değişme (yağ oranında artış, kas oranında azalma),
• Uyku bozukluğu ve uyuklamada artış,
• Vücut kıllanmasında azalma, uzama süresinde artış,
• Çocuk sahibi olamama,
• Sperm yokluğu veya düşüklüğü,
• Karın içi yağlanma artışı,
• İnsülin direncinde artış,
• Kemik erimesi,
• Fiziksel veya çalışma performansında azalma,
• Motivasyonda, kendine güvende azalma,
• Ateş basması ve terleme,
• Kalp damar hastalıklarının gelişme riskinde artış,
• Bütün nedenlere bağlı ölüm oranlarında artış.

(Görsel: testosteron-eksikligi.jpg)

Testosteron Eksikliğim Var mı?

Testosteron eksikliğinin özellikleri zaman zaman çok belirgin olabildiği gibi hastanın şikâyetleri değerlendirilerek de tespit edilebilir. Doktorun ilk adımları hastanın hayat hikâyesini dinlemek ve fizik muayeneyi içerir. Erkeklerde T eksikliğinin en önemli göstergelerinden birisi cinsel isteksizlik ve sertleşme bozukluğudur; bu şikâyet ile gelen bir kişide yukarıda bahsettiğimiz şikâyetler de varsa ayrıntılı kan testleri ile detaylandırma yapılır. T seviyesi sabah saat 8–10 arasında alınan açlık kan testi ile bakılır. Total testosteron seviyesi 300 ng/dL altında ise hipogonadizm (testosteron yetersizliği) açısından hasta değerlendirilir. Bu hastalarda yapılan diğer testler; serbest T, albümin, SHBG, DHT, FSH, LH, östrojen, prolaktin… Bu testlerle kişinin seks hormonları profili değerlendirme ve takip altına alınır. T eksikliğinin testislerden mi yoksa testise etki eden diğer hormon üreten bezlerden mi kaynaklandığı değerlendirilir. Ergenlik sonrası dönemde her yaşta T eksikliği görülebilir. Kişinin yaşı, diğer hastalıkları, kullandığı ilaçlar, yaşam tarzı, diyeti gibi birçok faktör T seviyesine etki edecektir. Ancak şikâyetlerin varlığı tanı için olmazsa olmaz bir durumdur ve serum testosteron ölçümü ile birleştirilmelidir. Testosteron eksikliğinde net olarak bilinmesi gereken konu ve tutarsızlık; testosteron seviyesinin 350 ng/dL altında olan her hastada bu şikâyetlerin meydana gelmemesidir.

Tablo – Belirti kategorileri (metinden aynen):
Cinsel belirtiler / Fiziksel belirtiler / Psikolojik belirtiler

  • Daha özel

    • Azalmış libido

    • Erektil disfonksiyon

    • Azalmış spontan/sabah ereksiyonları

    • Azalmış şiddetli aktivite

    • Yürüme zorluğu > 1 km

    • Düşük ruh hâli/ruh hâli sapması

    • Motivasyonun azalması

    • Tükenmişlik

  • Daha az spesifik

    • Cinsel ilişki sıklığının azalması

    • Mastürbasyon sıklığının azalması

    • Gecikmiş boşalma

    • Ateş basması

    • Azaltılmış enerji

    • Azalmış fiziksel güç/fonksiyon/aktivite

    • Konsantrasyon veya anımsama zorlukları

    • Uyku bozuklukları

Testosteron eksikliğinin en sık görülen nedenlerinden birisi yaşlanmadır. İlerleyen yaşla erkeklerin %7–30’unu etkileyen T eksikliği bildirilmiştir. Bu durum, yaşam kalitesinde önemli ölçüde bozulmaya neden olabilir ve çoklu organ sistemlerinin işlevini olumsuz etkileyebilir. 30’lu yaşlardan sonra T kan seviyeleri her yıl yavaş yavaş azalır (Şekil x); bu duruma geç başlayan hipogonadizm denilir.

(Görsel: yasa-gore-testosteron-seviyesi.jpg)

  1. yüzyılda sağlık hizmetlerinin ana vurgusu yaşlıların yaşam kalitesini iyileştirmektir. Yaşlı erkeklerde azalan testosteron düzeylerini tedavi etmek için testosteron kullanımı nispeten yeni bir kavramdır. Son yirmi yılda T yerine koyma tedavisi üzerine yapılan çalışmalarla önemli miktarda yol kat edilmiştir.

Testosteron Kullansam Fayda Görür müyüm?

Testosteron eksikliği (TE) olan hastalarda testosteron yerine koyma (TYK) tedavisi uygulandığı zaman görülen olumlu etkiler nelerdir? Sertleşme bozukluğu, cinsel isteksizlik giderilebilir mi?

TYK tedavisi alan hastalarda sertleşme bozukluğu, cinsel isteksizlik şikâyetlerinde belirgin bir düzelme sağladığı; PDE-5 inhibitörü dediğimiz (örnek viagra) ilaçları kullanırken aldığı ereksiyon cevabını artırdığı, sabah sertleşmeleri ve gün içi spontan ereksiyonlarda düzelme olduğu tespit edilmiştir. Orgazm, ilişki süresi ve cinsel ilişkiden genel memnuniyet oranlarında düzelme tespit edilmiştir. TE ne kadar şiddetli ise tedaviden cevap alma oranlarının o kadar yüksek olduğu yayınlarda gösterilmiştir.

Vücut Kompozisyonu, Kas Kütlesi ve Kemik Yoğunluğu

TE olan erkeklerde yağlanma ve kas kütlesi, testosteronu normal olan erkeklere göre daha kötü durumdadır. Düşük testosteronun ana etkisi karın içi yağlanmayı artırmak; ayrıca karaciğer ve kasta yağların birikmesine yol açarak ateroskleroz denilen damar kireçlenmesine neden olmak; bununla beraber insülin direncinin artmasını sağlamaktır. Testosteron tedavisinin vücut yağ yüzdesini azalttığı ve yağsız kütleyi artırdığı; ayrıca bel çevresini ve vücut ağırlığını azalttığı ve bu etkilerin 12 aylık tedaviden sonra daha belirgin olduğu bulunmuştur. Hatta 2 yıldan uzun süren tedavilerde, testosteron tedavisi ve yaşam tarzı değişiklikleri ile beraber erkeklerin bel çevresinde, toplam ve karın yağ kütlesinde daha fazla azalma ve toplam kas kütlesinde artışa etki ettiği gösterilmiştir. Hastalarda insülin duyarlılığında düzelme, akabinde kalp ve damar sağlığında düzelme tespit edilmiştir. TE tedavi alan yaşlı erkeklerde testosteron tedavisi omurga ve kalçadaki kemik yoğunluğunu artırır.

Testosteron Tedavisinde Ruh Hâli, Canlılık ve Depresyon

Depresif ruh hâli için testosteron tedavisine ilişkin çalışmaların sonuçları karışıktır ama testosteron düşme eğilimi içinde olan özellikle hızlı bir şekilde düşen erkeklerde (örnek anabolizan steroid kullanımı sonrası) depresif davranış ve düşüncelerde artış sıklıkla görülmektedir. Testosteron tedavisi, önceden bilişsel bozukluğu olan veya olmayan erkeklerde bilişsel işlevi iyileştirmez. Ayrıca canlılığı, genel yaşam kalitesini ve erkek “yaşlanma belirtilerini” iyileştirmek için testosteron reçetelenmesine ilişkin karışık kanıtlar vardır; bazı çalışmalar terapi ile iyileşmeyi gösterirken, diğer çalışmalarda hiçbir değişiklik bulunmamıştır.

Testosteron Tedavisinin Riskleri Nelerdir?

Testosteron tedavisinin son on yıl içinde popülerliği artmıştır; yaşlanma karşıtı tedaviler, kas kütlesini artırmak için anabolik amaçlı ya da kendini daha canlı ve dinç hissetmek için etiket dışı doktor kontrolü olmadan tüm dünyada yaygın kullanımlar görülmektedir.

Prostat Kanseri ve Prostat Büyümesi

Prostat kanseri testosteron tarafından uyarılabileceğinden, prostat kanseri olduğu bilinen veya şüphelenilen hastalarda testosteron tedavisi verilmez. Testosteron tedavisi öncesi hastanın mutlaka bir ürolog tarafından değerlendirilmesi, prostat kanser taraması testlerinin yapıldıktan sonra başlanması gerekir. Son yıllarda yapılan çalışmalarla kesin olarak gösterilmiştir ki testosteron tedavisi prostat kanseri meydana getirmez; var olan prostat kanserinin büyümesini hızlandırmaz. Ciddi derecede prostat büyümesi şikâyeti olanlarda şikâyetleri artırabilir.

Kan Yoğunlaşması

Testosteron kan hücresi üretimini uyarır; özellikle kana rengini veren eritrosit hücresinin üretimini artırır. Kalp krizi, felç ve toplardamar pıhtılaşması gibi olayların gelişme ihtimali nedeniyle kanı yoğun olan, hemoglobin seviyesi yüksek olan hastalarda testosteron tedavisi verilmez.

Saç Dökülmesi, Jinekomasti ve Diğer Yan Etkileri

  • Eğer testosteron kanda fizyolojik seviyelerin üstüne çıkarsa, yatkınlığı olan erkeklerde erkek tipi saç dökülmesini hızlandırabilir.

  • Kontrolsüz testosteron kullanımlarında fazla alınan hormon östrojene çevrileceği için jinekomasti (meme büyümesi) gelişebilir.

  • Kadınlarda kalıcı ses kalınlaşması, klitoral büyüme, vajende daralma, vücut kıllarında artış, sakal çıkması.

  • Cilt yağlanması ve akne (sivilce) artışı.

  • Agresif saldırgan davranışlar ve sosyal iletişim kaybı meydana gelebilir.

Klinik tecrübe: Testosteron tedavisi yerinde ve uygun dozda uygulandığı zaman hem kadında hem de erkekte hayat kalitesini ciddi derecede yükselten çok önemli hormon tedavilerinden biridir. 50 yaşından sonra rutin kontrolde mutlaka değerlendirilmesi gerekir. İstediğimiz optimal seviye 600 ng/dL’dir. Sadece seks hormonu olarak değil, bünyenin tamamını ilgilendiren fonksiyonlarda aktif rol alır. İnsan vücudu ne kadar sağlıklı ise testosteron seviyeleri o derecede yüksek olur. Birçok kişinin sorduğu “T’mi doğal olarak nasıl yükseltebilirim?” sorusunun cevabı yaşam tarzında gizlidir. Disiplinli spor, beslenme, uyku, stres yönetimi sizi en yüksek sağlık seviyesine ve doğal testosteron seviyesine taşıyacaktır.

Bu kadar yazıyı okuduktan sonra birçok okuyucunun aklına “Sanırım bende de testosteron eksikliği var; hangi doktora gitmeliyim ve nasıl bir testosteron tedavisi almalıyım?” soruları gelebilir. Testosteron tedavisi her zaman için hastaya özel bir tedavi ve takip planı içerir; bu nedenle üroloji hekimine başvurmalı ve doktorunuzla testosteron tedavisinin yararları ve riskleri konusunda değerlendirme yaptıktan sonra, birçok farklı formdaki testosteron tedavi programından biri uygulanabilir.

Testosteron – Video Galerisi

Videolar bilgilendirme amaçlıdır; kişisel plan muayene ile belirlenir.

Sık Sorulanlar

Testosteron düşüklüğüm varsa ne yapmalıyım?

Önce semptomların değerlendirilmesi, ardından sabah saatlerinde tekrarlı ölçüm ve SHBG/serbest T ile yorum önerilir.

TRT herkese uygun mu?

Hayır. Kontrendikasyonlar ve bireysel riskler göz önünde bulundurularak, hekim izlemiyle karar verilir.

Hangi yazıları okumalıyım?

Bağlantılar: Sertleşme Sorunu (ED)Erkek Kısırlığı (İnfertilite)Varikosel

Seçili Kaynaklar

  • Endocrine Society Clinical Practice Guidelines – Testosterone Therapy in Men
  • EAU Guidelines on Sexual and Reproductive Health
  • PMC/NIH açık erişimli derlemeler (serbest/total T, SHBG ve ölçüm algoritmaları)

Bu sayfa yalnızca bilgilendirme amaçlıdır; tanı ve tedavi kararı bireysel değerlendirme ile verilir.

© Op. Dr. Ömür Erdem Akkaya • Bilgilendirme sayfası

Bunlar da İlginizi Çekebilir

Ağrılı Mesane Kronik Sistit Sendromunda Ozon Tedavisi ve Sistoskopinin Önemi

Ağrılı Mesane Kronik Sistit Sendromunda Ozon Tedavisi ve Sistoskopinin Önemi Ağrıl…

mesane-kanseri-nedir
Mesane Kanseri Nedir?

  Mesane (idrar kesesi) kanseri, mesanenin duvarını yapan dokularda kaynaklanan kötü …

Peyroni Hastalığında Penis Uzatma Cihazı

Peyronie hastalığı (PD), penis ağrısı, eğrilik, kısalma ve cinsel işlev bozukluğu ile…

E-Bültene Kayıt Olun!

E-Bülten’e kayıt olarak en yeni haberler, duyurular ve güncellemelerden ilk siz haberdar olabilirsiniz...