Prostatit sendromları ürolojide en sık görülen ancak en az anlaşılan durumlardan biridir. Akut veya kronik bakteriyel enfeksiyonlar için tedavi konusunda fazla bir tartışma olmasa da, hastaların çoğu bakteriyel olmayan veya prostatodini grubuna girer. Bu gruba artık kronik prostatit/kronik pelvik ağrı sendromu (CP/KPAS) veya Ulusal Sağlık Enstitüleri (NIH) kategori III denmektedir. Bu hastaların kökeni, doğal seyri ve uygun tedavisi belirsizdir. Bu sendromlar ile ilgili hasta ve hekim memnuniyetsizliği yüksektir ve bu durum, geleneksel olmayan ve alternatif tedavilere olan ilgiyi artırmaktadır.
Kuersetin isimli polifenolik bioflavonoid, anti-enflamatuar ve antioksidan özelliklere sahip bir fitoterapötik bileşiktir. Bu makalede CP/KPAS'nin mevcut anlayışı ve kuersetin tedavisinin tek başına veya çok modlu tedavinin bir parçası olarak nasıl kullanılabileceği tartışılmaktadır.
İçindekiler
Sınıflandırma
1978'de Drach ve arkadaşları tarafından kronik prostatit için ilk sınıflandırma sistemi önerilmiş ve Meares ve Stamey'in 1968'de yayımladığı hasta semptomları ve bakteriyel kültürler temel alınmıştır. Bu sistemde prostat sıvısı ve idrar örnekleri kullanılarak mikroskobik beyaz kan hücresi sayımı yapılırdı. Ancak, bu sınıflandırma sistemi formal olarak doğrulanmamış ve nadiren kullanılmıştır. 1999'da NIH, daha basit ve semptom/sindrom odaklı bir sınıflandırma sistemi yayımlamıştır:
- Kategori I ve II: Akut ve kronik bakteriyel prostatit.
- Kategori III (CP/KPAS): Üropatojenik bakterilerin yokluğunda genitoüriner ağrının varlığı.
- Kategori IIIA: Enflamatuar CPPS (menide, prostat sıvısında veya prostat masajı sonrası idrarda beyaz kan hücrelerinin varlığı).
- Kategori IIIB: Enflamatuar olmayan CPPS (beyaz kan hücreleri yok).
- Kategori IV: Asemptomatik prostatit (semptom yok, ancak diğer değerlendirmeler sırasında prostat sıvısında veya prostat dokusunda beyaz kan hücreleri bulunması).
Kategori III (CP/KPAS)
CP/KPAS, prostatitin en yaygın ve en karmaşık formudur. En yaygın semptom ağrıdır ve alt karın, pelvis, perineum veya genital bölgelerde hissedilebilir. Ayrıca, idrar yapma şikayetleri ve bazı hastalarda erektil disfonksiyon ve ejakülatuar ağrı görülebilir. CP/KPAS’nin kökeni ve patofizyolojisi tartışmalıdır ve muhtemelen farklı kökenlerin ortak bir semptom kompleksi oluşturduğu bir durumdur. Hastaların bir kısmında gerçek bir bakteriyel enfeksiyon olabilir, ancak kültür tekniklerinin yetersizliği nedeniyle tespit edilemeyebilir.
CP/KPAS’nin Klinik Fenotiplemesi
Bu sendromun farklı mekanizmaları ve semptomları olan hastalara rasyonel yaklaşımın tek yolu, klinik olarak anlamlı ve tedaviyi yönlendirebilecek bir fenotip geliştirmektir. Bu amaçla, CP/KPAS tanısı alan hastalar için UPOINT fenotipleme sınıflandırma sistemi geliştirilmiştir:
- İdrar: Acil idrara çıkma isteği, sık idrara çıkma veya noktüri şikayeti.
- Psikososyal: Klinik depresyon, çaresizlik veya umutsuzluk.
- Organ-Spesifik: Hafif prostat palpasyonunda hassasiyet, prostat sıvısında lökositoz, hematospermi.
- Enfeksiyon: Tipik bakteriyel prostatit dışlanmış hastalar.
- Nörolojik/Sistemik: Karın ve pelvis dışındaki ağrı, irritabl bağırsak sendromu, fibromiyalji, kronik yorgunluk sendromu.
- İskelet Kaslarının Hassasiyeti: Karın ve pelvik taban kaslarında kas spazmı veya miyofasiyal ağrı tetik noktaları.
CP/KPAS Tedavisinde Kuersetinin Rolü
Kuersetin, CP/KPAS hastalarında iltihaplanma veya iskemik süreçlerin devam etmesi durumunda teorik faydalar sunabilir. CP/KPAS hastalarında kuersetin, özellikle organ-spesifik alanı pozitif olan hastalar için önerilmektedir. Yapılan çalışmalar, kuersetin tedavisinin semptomlarda önemli bir iyileşme sağladığını göstermektedir.
Sonuç olarak, CP/KPAS tedavisinde multimodal tedavi yaklaşımları avantajlıdır ve kuersetin bu tedavi yaklaşımlarının bir parçası olarak kullanılabilir. Kuersetin ayrıca prostat kanseri önlenmesinde veya kardiyovasküler risklerin azaltılmasında potansiyel faydalara sahip olabilir.
Kuersetin Nedir?
Kuersetin: Antiinflamatuvar ve Antioksidan Bir Nutraceutik, bioflavonoid ailesine ait bir polifenolik moleküldür ve kırmızı şarap, yeşil çay ve soğanda bulunur. Güçlü bir serbest radikal süpürücüsü, antioksidan ve antiinflamatuvar bir ajan olarak bilinir. İnterlökin (IL)-6, IL-8 ve tümör nekroz faktörü (TNF) gibi sitokinlerin üretimini inhibe ederek inflamasyonu azaltır. Bu sitokinlerin seviyeleri, Kronik Pelvik Ağrı Sendromu (CPPS) olan erkeklerin semen ve prostat sıvısında yükselmiştir.
Emilim ve Etkinlik
Kuersetinin emilimi değişken olup, bağırsak florasına bağlıdır. Yapılan çalışmalarda, kuersetin tüketiminin kardiyovasküler hastalık riskini azalttığı ve kolon kanseri riskini düşürdüğü bulunmuştur. Ayrıca, prostat kanseri riskini azaltabileceği öne sürülmüştür.
Tedavi Çalışmaları
- Enflamasyon ve Kanser Üzerindeki Etkiler: Kuersetin, iltihaplı ağrı ve oksidatif stres üzerinde olumlu etkiler göstermiştir. Örneğin, aftöz ağız yaralarının iyileşmesini hızlandırdığı ve fazla kilolu bireylerde sistolik kan basıncını düşürdüğü saptanmıştır.
- Kronik Prostatit/Kronik Pelvik Ağrı Sendromu (CPPS) Tedavisi: Bir çalışmada, kuersetin kullanımı semptomları %67 oranında iyileştirmiştir. Kuersetin içeren ticari bir formülasyon, semptomlarda %82 oranında anlamlı iyileşme sağlamıştır.
Faydaları ve Etki Mekanizması
Kuersetin, CPPS hastalarında oksidatif stresi azaltarak ve iltihap seviyelerini düşürerek fayda sağlar. Bazı hastalarda ise plazma kuersetin seviyelerinde artış ve oksidatif stres belirteci F2-izoprostan seviyelerinde azalma gözlenmiştir. Ayrıca, prostaglandin E2 seviyelerini düşürür ve prostatik beta-endorfin seviyelerini artırır.
Genetik ve Tedavi Cevabı
Kuersetin tedavisine yanıt veren ve vermeyen hastalar arasındaki farklar, sitokin genotip polimorfizmleri ile açıklanabilir. Düşük TNF genotipine sahip hastaların tedaviye yanıt vermeme olasılığı daha yüksektir.
Yan Etkiler ve Dikkat Edilmesi Gerekenler
Kuersetin tedavisi genellikle güvenlidir, ancak bazı hastalarda mide bulantısı ve eklem ağrısı gibi yan etkiler görülebilir. Yüksek dozlarda vitamin C içeren kuersetin preparatları, idrarın asitleşmesine ve semptomların kötüleşmesine neden olabilir. Ayrıca, kuersetinin kinolon antibiyotikleri ile birlikte kullanılmaması önerilmektedir, çünkü DNA giraz bağlanma sitesine bağlanarak kinolonların etkinliğini teorik olarak azaltabilir.
Sonuç
Kuersetin, CPPS tedavisinde potansiyel bir tedavi seçeneği olarak değerlendirilmektedir. Multimodal terapi yaklaşımları, hastanın spesifik klinik fenotipine göre kişiselleştirilmiş tedavi stratejileriyle en iyi sonuçları sağlayabilir.
Özetle, Quercetin, antioksidan ve anti-inflamatuar özelliklere sahip bir bioflavonoid olarak CPPS (Kronik Pelvik Ağrı Sendromu) tedavisinde umut verici bir takviye olarak değerlendirilmiştir. Çeşitli çalışmalarda Quercetin'in inflamasyonun azalmasına, ağrının hafiflemesine ve oksidatif stresin azaltılmasına yardımcı olduğu bulunmuştur. Ayrıca, prostatitli hastalarda belirtileri önemli ölçüde iyileştirdiği gözlemlenmiştir. Quercetin'in antibakteriyel ve antifungal özellikleri de potansiyel faydalar sunabilir. Ancak, bazı hastalarda etkisiz olabilir ve Quercetin kullanımının kişisel yanıtlar ve genotip farklılıkları nedeniyle değişkenlik gösterebileceği belirtilmiştir.
UPOINT sistemi kullanılarak yapılan multimodal tedavi yaklaşımlarında, özellikle organ-spesifik fenotipe sahip hastalarda Quercetin kullanımı önerilmektedir. Quercetin, diğer bileşiklerle kombine edilerek etkinliği artırılmaya çalışılır, ancak bu kombinasyonların etkisi üzerine randomize kontrollü çalışmaların eksik olduğu vurgulanmaktadır. Yüksek dozlarda C vitamini içeren Quercetin preparatları idrarı asidifiye edebilir ve semptomları kötüleştirebilir, bu nedenle dikkatli kullanılmalıdır.